27 Ocak 2013 Pazar


Kadınlar genellikle düğün, doğum gibi çeşitli vesilelerle kendilerine hediye edilerek mücevher sahibi olabiliyorlardı. Kadının statüsüne göre kullandığı mücevherler de değişkenlik gösteriyordu. Aynı günümüzde olduğu gibi mücevherini satarak hayır yapan Valide Sultan’lar veya dara düştüğünde mücevheri ile ailesinin temel ihtiyaçlarını gidermeye çalışan fedakar anneler içinse mücevher bir birikim vesilesiydi.

Her ne kadar mücevherin merkezi padişahlardı desek de kadınların mücevher gelenekleri o kadar güçlüydü ki günümüzde bile birçoğumuz farkında olmadan Osmanlı mücevher geleneğini sürdürüyoruz. Halkası tamamlanmadan ortası açık bırakılan ve bu sayede her bileğe uyum sağlayan burma altın bilezikler, sıra sıra elmas taşların dizilmesiyle meydana gelen günümüzde de aynı isimle anılan “akarsu” bilezikler, özellikle elmas severlerin mutlaka bir takımına sahip oldukları “divanhane çivisi” motifli yüzük, kolye ve küpeler hatta Osmanlı’da sıkça kullanılan hilal motifli mücevherler de gerek klasik gerekse modern mücevher severlerin ilgisini çekmeye devam ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder