Kadınlar
genellikle düğün, doğum gibi çeşitli vesilelerle kendilerine hediye edilerek
mücevher sahibi olabiliyorlardı. Kadının statüsüne göre kullandığı mücevherler
de değişkenlik gösteriyordu. Aynı günümüzde olduğu gibi mücevherini satarak
hayır yapan Valide Sultan’lar veya dara düştüğünde mücevheri ile ailesinin
temel ihtiyaçlarını gidermeye çalışan fedakar anneler içinse mücevher bir
birikim vesilesiydi.
Her ne kadar mücevherin merkezi padişahlardı desek
de kadınların mücevher gelenekleri o kadar güçlüydü ki günümüzde bile
birçoğumuz farkında olmadan Osmanlı mücevher geleneğini sürdürüyoruz. Halkası
tamamlanmadan ortası açık bırakılan ve bu sayede her bileğe uyum sağlayan burma
altın bilezikler, sıra sıra elmas taşların dizilmesiyle meydana gelen günümüzde
de aynı isimle anılan “akarsu” bilezikler, özellikle elmas severlerin mutlaka
bir takımına sahip oldukları “divanhane çivisi” motifli yüzük, kolye ve küpeler
hatta Osmanlı’da sıkça kullanılan hilal motifli mücevherler de gerek klasik
gerekse modern mücevher severlerin ilgisini çekmeye devam ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder