11 Şubat 2013 Pazartesi


Elmaslar birçoğumuzun rüyalarını süsleyen evrenin sonsuz ışıltıları... Mücevher ile olan yolculuğum sırasında gözlemlerim genelde bana bu ışıltının erkeklere çok birşey ifade etmediği ama kadınların büyük bir kısmının hayranlıkla baktığı, hatta bakmaya doyamadığını, elmasların onları alıp başka diyarlara götürdüğünü gösterdi. Gördüğüm manzara karşısında elmasların Allah’ın kadınlara bir başka lütfu olduğunu düşündüm hep.

Benim açımdansa mücevhere en çok anlam kazandıran kullandıkça her mücevherin ister büyük ister küçük olsun aslında birçok anı biriktirmesi ve sonrasında nesilden nesile aktarılmasıdır. Bazen büyüklerimizden yadigar kalan küçücük bir parça bile kocaman elmaslara bedeldir bizler için.


Büyük küçük tüm elmasların yolculuğu da aslında aynıdır. Gördüğümüz o küçücük taşlar dünyanın derinliklerinden nice zorluklarla çıkartılır. Kanada, Avustralya, Rusya ve tabii ki Afrika’da bulunan bu madenler lastiğinin içine yetişkin bir insanın rahatlıkla oturabileceği kadar büyük kamyonlarla dairesel biçimde kazılarak 1.2 km çapına kadar ulaşan büyük çukurlardır çoğu zaman. Bu resimde gördüğünüz kırmızı okun az önce bahsettiğim kadar büyük bir kamyon olduğunu düşünürsek, bu madenin ne kadar devasa bir boyutta olduğunu anlayabiliriz.



Buradan nice zorluklarla çıkartılan bu elmaslar öncelikle taş ve topraktan ayrılıyor. Sonrasında kalitelerine ve yapılarına göre asorti ediliyor. Daha sonra ancak kesim için hazır hale geliyor ki aslında bu bile daha işin başlangıcı sayılabilir.
Elmas kesimi çok ayrı ustalık ve tecrübe gerektiren özel bir expertiz alanı. Her usta her taşı kesemediğinden özellikle büyük taşlar mevzu bahis olduğunda üzerlerinde bazen aylarca düşünülerek kesim kararı verilebiliyor. Bu arada çok merak edilen bir ayrıntıya da değinmeden edemeyeceğim. Elmas ve pırlanta farkı bana sıkça sorulan sorular arasında olmuştur her daim. Elmas ve pırlanta aslında aynıdır. Pırlantanın özü elmastır. Madenden çıkan ham haline elmas denir. İşlem görürken bazı elmaslar 57 fasetli şekilde kesilir. Elmasın bu şekilde kesilmiş haline pırlanta denir. Yani aslında halk arasında bilinenin aksine pırlanta bir kesim şeklidir.


Dünyanın en meşhur pırlanta kesim ustalarından Gabi Tolkowsky aslında taş kesimi konusunda büyük bir tecrübeye sahip bir aileden geliyor. Akrabalarından bir tanesi az önce bahsettiğimiz 57 fasetli yuvarlak pırlanta kesimi bulan kişidir. Gabi Tolkowsky ise kesmiş olduğu büyük pırlantalarla mücevher dünyasında ün kazanmıştır. Dünyanın en büyük pırlantalarından 545.67 ct (yani 109.13 gr) ağırlığındaki Golden Jubilee Diamond’ı kesmiş ve daha sonra De Beers firması bu muhteşem pırlantayı Tayland Kralı Bhumibol Adulyadej’e satmıştır. Sarı-kahverengi arası bir renktedir. Değerinin 12 milyon usd’a yakın olduğu tahmin edilmektedir. Yıllar önce Türkiye’ye geldiğinde Bay Gabi ile yaptığımız bir sohbette bu taşı kesebilmek için haftalarca düşündüğünü, hesaplar yaptığını ve birçok farklı yaklaşımdan sonra Cushion Cut dediğimiz (yastık kesim) şeklinde kesmeye karar verdiğini anlatmıştı.



Hepimizin bildiği, Topkapı Sarayı’nın gözdesi Kaşıkçı Elması ile ilgili ise kesimine dair detaylı bilgimiz olmamasına rağmen, elmasın el değiştirme hikayeleri çok enteresan. Efsaneye göre: 1774 yılında Pigot adında bir Fransız subayı, bu elması Hindistan'ın Madaras Mihracesi'nden satın alıp Fransa'ya götürür. Bir zaman sonra tekrar satılığa çıkartılan elması Napolyon'un annesi satın alır ve uzun süre göğsünde taşır. Ne var ki, Napolyon sürgüne gönderildiği zaman, oğlunu kurtarabilmek için, annesi de elması mecburen satılığa çıkartır. İşte o sırada, Fransa'da bulunan Tepedelenli Ali Paşa'nın bir adamı, paşa adına 150 bin altın ödeyerek elması satın alır ve paşaya getirir. Sultan 2. Mahmut zamanında, Tepedelenli Ali Paşa, devlete karşı ayaklandığı gerekçesiyle öldürülür, paşanın varlıklarına el konulur ve nesi var nesi yoksa Osmanlı Hazinesine gönderilir. Böylelikle, Napolyon'un annesinden satın alınan "Kaşıkçı Elması" hazineye girmiş olur.



Dünyanın derinliklerinde daha bizi hangi büyük elmaslar bekliyor bilemesek de aslolan güzel hatıralarla onları taşıyabilmek...

1 Şubat 2013 Cuma



 Genç ve Başarılı Modacı Begüm Salihoğlu ile Sevgililer Günü Öncesi Alaluxa Sohbeti...


Alaluxa 2013 yılında Kapalıçarşı'nın kıymetli ustalarının özel tasarımlarını internet kullanıcılarıyla buluşturmak üzere bir yolculuğa çıktı. Bu özel tasarımların yanı sıra müşterilerimizin hayalini kurdukları ama bir türlü bulamadıkları kendi tasarımlarını da hayata geçirmelerini amaçladık. Bu anlamda Alaluxa tasarımcılarıyla iletişime geçip hayallerini gerçeğe dönüştürmeyi planlıyoruz.

Siz de butik çalışan, genç ve kısa zamanda ciddi bir kitleye kendini tanıtabilmiş bir tasarımcısınız.

1. İlk mücevherinizin hikayesini bizimle paylaşır mısınız? (Ne zaman aldınız, kim aldı, nasıl bir parçaydı, resmi varsa paylaşabilir misiniz?, ne kadar taktınız, anılarınız neler?)
İlk mücevherim rahmetli dedemin anneme 18. yaş gününde verdiği elmas bir kolyeydi. Annem de bana 18 yaşıma geldiğimde takmıştı. Çok gündelik takılabilecek çok zarif bir kolye. Zincirin üzerinde üç tane elmas taş yanyana duruyor, hala takıyorum, diğer bütün takılarım arasında manevi değeri benim için en yüksek olan parçadır çünkü yerine koyulamaz. Annemin gençlik resimlerinde de boynunda hep bu kolye vardır, baktıkça dedemi çok özlüyorum. 





2. Çok başarılı bir genç modacısınız. Bu sezon koleksiyonunuzda hangi tarza, hangi renklere ağırlık verdiniz?

Teşekkürler. Ilkbahar-yaz sezonunda en cok kullandığım renkler pastelin oksijen halindeki tonları olan buz mavisi, lila, limon sarısı, şeftali rengi, uçuk yeşil. Bu renkleri siyah danteller ile karıştırdım ve ortaya çok hoş ve fresh bir spor-barok görüntü çıktı. Yine her sezon olduğu gibi bu sezonda hem kokteyl elbiselerinden ve ipek gömleklerden oluşan hazır giyim koleksiyonumuzla hem de gelinlik ve gece kıyafetlerinin bulunduğu couture koleksiyonumuzla farklı bir tat yakaladık. 

3. 2013 yılının moda ve taki trendleri nelerdir?

2013 yazında taze bir görüntü yakalamak, kesik formlarla spor bir görünümde olmak ama aynı zamanda barok detaylarla modayı kişiselleştirmek çok ön planda.  Mesela hem kesimiyle hem kumaşıyla çok sportif, girik omuz bir elbise giyip sadelikten cok uzak ve biraz daha gösterişli (statement olarak adlandırdığımız) bir kolye takarak bu görüntüyü elde elebilirsiniz. 


4. Kendi kiyafetlerinizi tasarlarken nelere dikkat edersiniz? Nelerden ilham alırsınız?

Kendi kıyafetlerimi tasarlarken hiçbir şeye dikkat etmem açıkçası çünkü o bir anlık bir histir ve ne zaman geleceği hiç belli olmaz. Bu yüzden gezmeye, yeni yerler keşfetmeye, bilinçaltımı beslemeye ve etrafımdaki görselliğe çok önem veririm. Bu seneye çok seyahat ederek başladım, bundan sonra gelecek olan koleksiyonları da heyecanla ben de bekliyorum, güzel şeyler çıkacak. Geçen sene eşimle yaptığımız romantik Capri ve Positano seyahatim bu yaz koleksiyonuma renkleriyle ilham verdi. Hepsi cıvıl cıvıl, iç açıcı, mezuniyetler için özellikle çok dinamik ve romantik bir koleksiyon ortaya çıktı. 

5. Sevgililer Günü'ne özel koleksiyonunuzdan hangi parçalari sayabiliriz? Özellikle akşam kutlama yapacaklara hangi kıyafetlerinizi tavsiye edersiniz?

Sevginin, aşkın rengi kırmızı ve bordodur, ateş rengidir ve o akşam bir kutlama yapılacaksa tabii ki kırmızının tonlarından gidilmelidir. Bu vücudu saran mini bir elbise olabilir veya diz altı kalem etek gelen bir elbise olup sırtı bele kadar açık dekolte olabilir. Daha maskülen bir tarzınız varsa bordu sigaret bir pantalon ve bele oturan bordo bir blazer ceket giyip, içinizde bluz olmadan sadece uzun zincirli bir kolye de takabilirsiniz. 

6. Alaluxa kendi kıyafetine göre mücevher tasarlama ve bu tasarımları hayata geçirme imkanı sunan bir mecra. Sevgililer Günü koleksiyonunuzdan en sevdiğiniz parçaya nasıl bir mücevher tasarlamayı hayal edersiniz?

Sevgililer günü için hazırladığım parçalardan favorim olan iki elbiseyi de "İntikam" dizisinde Şahika karakteri giyindi. İzleyenler hatırlarsa kollarında kırmızı dantel detayı olan, danteli tenin üstünde gibi duran bir elbise vardı. Mesela o elbise için sadece yakuttan oluşan damla şeklinde bir küpe tasarlamayı hayal ederdim. 






Sevgililer Gunu'ne ozel Alaluxa'da hangi markalardan halihazırda var olan hangi urunleri tavsiye edersiniz?

Eğer o gece boynu kapalı bir elbise tercih ediyorsanız Topall'ın pırlantalı kıvrımlı pembe altın küpelerini tercih edebilirsiniz.  House of J'den mor kalsedon taşlı siyah kolye ise favorim, gömleğinizin yakasını açarak ve üstten sarkıtarak harika bir hava elde edebilirsiniz. 









7. 2013 trendleri doğrultusunda kendi koleksiyonunuzda öne çıkan parçaları Alaluxa koleksiyonundan hangi mücevherlerle kombinlemek istersiniz?

Kendi koleksiyonumdaki pastel renkli parçaları pembe prenses gümüş küpe (house of J) ile kombinler, siyah mini elbiseleri oval gece ışıltısı gümüş küpe (house of J) ile kullanırdım. Sedef rengi ve siyahın muhteşem uyumu kıyafet ile yarışmadan her daim hoş bir hava verir.  




8. Kendi hayatınızda mücevher seçiminizi nasıl yaparsınız? Kıyafetlerinizle mücevherleri kombinlerken nelere dikkat edersiniz?

Ben tek bir parçaya odaklanmaktan yanayım, yani bir sürü parçayı birlikte kullanarak birbiriyle yarıştırmayı ve çok göze carpmasından hoşlanmam. Bir düğüne gideceksem ve küpe takıyorsam küpenin gözalıcı olmasını önemserim ve evlilik alyansımdan başka birşey takmam.  Veya bir gerdanlık takacaksam küpe veya bilezik kullanmam. Kendi mücevherlerim daha art deco dönemi yansıtan tasarımlar, daha cok sadelikten yanayım ancak bir t-shirt veya gri bir kazak giyip çok gösterişli bir küpe takıp insanları şaşırtmayı severim :) 




9. Birçok diziye elbise verdiğinizi gözlemledik. Hangi dizilerde yer aldınız? En çok hangi oyuncunun kıyafetlerinizi taşımasından keyif alıyorsunuz?

Son dönemde 'İntikam' ve 'Kuzey Güney' gibi beğenerek izlediğim ve kıyafetlerimizi iyi taşıyacağına inandığımız oyuncuların hepsine sponsoruz. Kuzey Güney dizisinde zaten sıkça yer alıyorduk ve geçen sezon Banu karakterinin gelinliğini de couture ekibimizle birlikte tasarladık, hatta prova sahnesinde de ben kendimi oynadım. Bade İşçil, Beren Saat, Arzu Gamze Kılınç, Serenay Sarıkaya, Nebahat Çehre en çok kıyafetlerimi üzerlerinde görmekten keyif aldığım oyuncular.  


10. Tasarım genelde çok pahalı ve erişilmez olarak algılanır. Alaluxa'nın felsefesinde "ulaşılabilir kaliteli tasarım" sloganı da var. Alaluxa'da 45 tl den 15.000 tl ye kadar takılar bulmak mümkün. Sizin koleksiyonlarınızda fiyat aralığınız nedir?

Bizim iki farklı koleksiyonumuz var. Biri daha ulaşılabilir olan hazır giyim koleksiyonumuz: kokteyl elbiseleri, ceketler, ipek tunik ve gömleklerin yer aldığı; diğeri couture koleksiyonumuz yani gece elbiseleri, gelinlikler, after-party gelinliklerinin yer aldığı koleksiyonumuz.  Hazır giyimde 250 TL den başlayıp 2950 TL'ye kadar geniş bir fiyat skalamız var. Couture de ise 3000 TL den başlayıp, "sky is the limit" diyebileceğimiz bir fiyata kadar, işçiliğe göre değişen bir limitimiz var.  

11. Burcunuz nedir? Size iyi geldigine inandığınız bir taş var mı? Bu taşı taşıyor musunuz?

Koç burcuyum ve yükselenim Kova. Her ikisinin de bütün özelliklerini taşıyorum. Bana iyi geldiğine inandığım bir taş Zümrüt demek istiyorum ama heralde bütün kadınlara bu taş çok iyi gelir :) Özelliğinden dolayı mı bilmiyorum ama rengi kendimde en çok sevdiğim taş. Evimde ise Jeogem'den aldığım bayağı büyük bir Amethyst taşım var, eve pozitif enerji verdiğine inanıyorum. 

12. Dünya çapındaki mücevher markalarından hangisini en çok beğenirsiniz?
En çok Cartier'nin 1920 ler dönemini beğeniyorum, hepsi birer rüya gibi. Bir de 'De Grisogono' tasarımları ve 'Graff' ın sarı pırlantaları favorim.