30 Ocak 2013 Çarşamba
27 Ocak 2013 Pazar
Kadınlar
genellikle düğün, doğum gibi çeşitli vesilelerle kendilerine hediye edilerek
mücevher sahibi olabiliyorlardı. Kadının statüsüne göre kullandığı mücevherler
de değişkenlik gösteriyordu. Aynı günümüzde olduğu gibi mücevherini satarak
hayır yapan Valide Sultan’lar veya dara düştüğünde mücevheri ile ailesinin
temel ihtiyaçlarını gidermeye çalışan fedakar anneler içinse mücevher bir
birikim vesilesiydi.
26 Ocak 2013 Cumartesi
Osmanlı’da
mücevher padişah merkezliydi. En önemli ve en fazla sayıda mücevher padişahlar
için özenle üretilmekteydi. Bunların bir kısmı padişahlar tarafından bizzat
kullanıldığı gibi kayda değer bir kısmı da çeşiti vesilelerle hediye edilirdi.
Osmanlı Hanedanı’nın hediyeleşme kültürü her daim ilgimi çekmiştir. Padişahlar
çevresindekileri çoğu zaman birşeylere teşvik etmek veya onurlandırmak,
ödüllendirmek için hediyeler verirlerdi. Hediyelerin şıklığı, güzel işçiliği ve
tabii ki muhteşem taşlarının parlaklığını görünce insanın o devirlere dönüp
hediyeleşmenin bir parçası olası geliyor...
21 Ocak 2013 Pazartesi
Mücevherler, bu dönemde hem dekoratif amaca hizmet
ediyor, hem de çoğunlukla kadının ve ailesinin toplum içindeki yerini
belirleyip, evli, bekâr veya dul olduğunu gösteriyordu. Bir kadının
taktıklarına bakarak kolaylıkla toplumsal statüsü anlaşılabilirdi.
Saray dışında, çoğu kez kadının hayatı boyunca
düğün, nişan, doğum gibi vesilelerle hediye olarak edindiği mücevherler yaşam
için bir maddi bir garanti olarak görülüyor ve sıkıntılı dönemlerde elden
çıkarılıyordu. Aslına bakarsanız Türk toplumunun geniş bir kesiminde bu
yaklaşım halen geçerliliğini koruyor.
Osmanlı’da hayatın her
alanında gördüğümüz mücevher, günümüzde de hayatımızın (özellikle de biz
kadınların) önemli bir parçası. Deneyimli bir ustanın elinden çıkmış bir
mücevher hangi maddi değerde olursa olsun göz zevkimizi geliştirir, bizi daha
iyi belki daha güzel hissettirir.
20 Ocak 2013 Pazar
Çeşitli vesilelerle seferler sırasında veya doğu
ülkeleriyle yapılan ticaret neticesinde elde edilen taşlar saraydaki bu mekanda
özenle işlenir ve her biri birbirinden kıymetli mücevherler ortaya çıkardı.
Günümüzde bütün gelişmiş imkanlara rağmen o dönemde yapılan parçaların
ustalıklarını ve inceliklerini yakalamak çok zor.
Osmanlı takıları arasında alışageldiğimiz parçalar
dışında sorguç, istefan (hotoz), saç bağı, gerdanlık, iğne, çelenk, küpe,
bilezik, yüzük, zingir, mühür, halhal, pazubent, düğme, çaprast, zincir, saat,
köstek, kemer, kemer tokası da vardı.
Kur'an kabı, kılıç, hançer, bıçak, gürz, tüfek,
tesbih, bardak, matara, kase, şerbetlik, maşrapa, zarf, kutu, sandık, rahle,
şamdan, kaşık, nargile, yazı takımı, yelpaze, ayna, tarak, askı, kamçı, sadak,
Kabe hediyeleri gibi küçük boyutlu eşyalarda ve saraya ait taht, beşik, örtü,
kaftan, zırh, pabuç, çizme, at koşum takımı gibi büyük boyutlu eşyalarda da
mücevhere sıkça rastlanırdı.
18 Ocak 2013 Cuma
Yaşamdaki detaya bu kadar önem veren Osmanlı
insanının elbette mücevhere de derin bir saygı duyması, inceliklerine emek
vermesi çok doğal. Dolayısıyla mücevher ustalarının kıymeti de ayrıydı. Osmanlı
sarayında kuyumcular, "ehl-i hiref" denilen ve el sanatlarıyla
uğraşanların oluşturduğu zümrelerden biriydi.
16 Ocak 2013 Çarşamba
Kapalıçarşı denince akla önce Osmanlı Hanedanlığı geliyor doğal olarak...
Bugünlerde popüler mecralarda tekrar gündeme gelen Osmanlı aslında milyonlarca insanın kimlik kodlarına işlenmiş onlarca gelenek, görenek, bilgi ve kültür altyapısının merkezi. Yıllarca unutturulmaya çalışılan ecdadımızın hayata bakış açısı, yaşam biçimi ve adetleri incelendiğinde aslında hayatlarının her anında ince bir zevk, detaylarda gizli bir asalet ve muhteşem bir zarafet göze çarpıyor. O günlerde teknolojinin hayatımızı bu kadar kuşatmamış olmasından mıdır, onların tüm mahlukatın hayatına duydukları saygıdan mıdır, yoksa vakitlerindeki bereketten midir bilinmez, Osmanlı kültüründe günümüzde hızlıca, önemsemeden, baştan savma yapılan birçok şeye ciddi zaman ayrılmış ve her açıdan en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş ve planlanmış.
Bugünlerde popüler mecralarda tekrar gündeme gelen Osmanlı aslında milyonlarca insanın kimlik kodlarına işlenmiş onlarca gelenek, görenek, bilgi ve kültür altyapısının merkezi. Yıllarca unutturulmaya çalışılan ecdadımızın hayata bakış açısı, yaşam biçimi ve adetleri incelendiğinde aslında hayatlarının her anında ince bir zevk, detaylarda gizli bir asalet ve muhteşem bir zarafet göze çarpıyor. O günlerde teknolojinin hayatımızı bu kadar kuşatmamış olmasından mıdır, onların tüm mahlukatın hayatına duydukları saygıdan mıdır, yoksa vakitlerindeki bereketten midir bilinmez, Osmanlı kültüründe günümüzde hızlıca, önemsemeden, baştan savma yapılan birçok şeye ciddi zaman ayrılmış ve her açıdan en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş ve planlanmış.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)